2 Ekim 2018

BiTaksi ve Getir… Birçoğunun yakından tanıdığı, hayatımızı kolaylaştıran uygulamaların kurucusu Nazım Salur ile girişimciliği konuştuk.

Keyifli okumalar.

 

İşinizi kurmadan önce neler yapıyordunuz, geçmişinizden bahsedebilir misiniz?

Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden 1986 yılında mezun oldum. Boğaziçi Üniversitesi’nin sunduğu özgür ortamın dolaylı olarak girişimcilik perspektifimi geliştirmeye destek olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık 25 senedir girişimciyim. Öncesinde, 7 sene boyunca özel sektörde bazı kurumlarda yönetici olarak görev almıştım.

 

Siz yetişirken etrafınızda kendinize rol modeli olarak aldığınız bir girişimci var mıydı? Ailenizde girişimciler var mı, yoksa ilk deneme sizinki  mi?

Ailemde de girişimciler vardı, babam kendi işini yapıyordu. Bu konuda aileden de tecrübeye sahibiz.

 

Girişimciliğe nasıl başladınız? Sizi bu karara sürükleyen faktörler nelerdi?

Girişimcilik ile üniversite yıllarında tanıştım ve o dönemde, part-time ticari girişimlerim oluyordu. Bugüne kadar 5 girişimim oldu. İlk teknolojik girişimim de 5 yıl önce kurduğum BiTaksi. BiTaksi’den 2 yıl sonra da Getir’i hayata geçirdik.

 

Kurduğunuz işle dünyayı değiştirmek istediniz mi? Eğer öyleyse amaçladığınız değişim neydi? İşinizin insanların hangi problemlerine çözüm getirmesini istediniz. Özellikle BiTaksi uygulamasında kadın kullanıcıların olumlu dönüşleri dikkat çekiyor, bunu bekliyor muydunuz?

BiTaksi yolcu arayan taksiciyle, taksi arayan yolcuyu gerçek zamanlı buluşturan bir uygulama. Bizim kullanıcımızın en büyük ayrıcalığı kolay taksi bulması ve nakit ödemek zorunda olmaması. Türkiye’de ilk defa taksi hizmetine kredi kartıyla ödeme olanağı BiTaksi’yle geldi. Ayrıca BiTaksi kullanıcıları yolculuklarının yaklaşık tutarını hesaplayabiliyor ve çeşitli kampanyalarla avantajlı yolculuklar yapabiliyor. Tüm kullanıcıların yolculukları kayıt altında. Kullanıcıların sürücüye puan verme, 1 sene boyunca ya da süresiz olarak tercih etmedikleri sürücü ile eşleşmeme gibi seçenekleri var. Bu puanlar ve geri bildirimler sayesinde de sürücülerin ve sistemin denetimi yapılıyor. BiTaksi aynı zamanda, engelli dostu bir uygulama. Görme engelli bireyler uygulamamızı sesli yönlendirme sistemiyle kullanabiliyor. İşitme engelliler de sürücü ile mesajlaşma seçeneğine sahip. Görme veya işitme engelli bir kullanıcımızın yolculuğu öncesinde yolcunun engeli hakkında sürücüye bildirim gönderiyoruz. Çalışmalarımızın karşılığında aldığımız olumlu geri dönüşler de bizim en büyük motivasyon kaynağımız oluyor.

Getir ise mobil ticarette dünyanın en hızlı teslimat yapan uygulaması. Getir ile daha önce yapılmamış bir sistemi hayata geçirdik. Dünyada siparişinizi 10 dakikada teslim alabileceğiniz başka bir mobil uygulama yok. Yaklaşık bin ürünlük bir yelpazede kurduğumuz sistemin hızı sayesinde motokuryelerimizin hızlı olmasına gerek kalmadan kullanıcıya ortalama 10 dakika içinde ulaşabiliyoruz. Getir kullanıcıları da şehrin koşuşturmasından bunalan ve kendilerine yaratabildikleri kısıtlı vakti hoşlarına gidecek konulara harcamak isteyen insanlar. Bu kişiler günlük alışveriş gibi rutin konularda zaman kaybetmek istemiyor. İhtiyacı olan ürünler en kısa sürede bulunduğu yere gelsin istiyor. Çalışma saatleriyle kısıtlanmayıp 7/24 hizmet almak istiyor. Dolayısıyla biz aslında şehir insanının hayatını kolaylaştırıyoruz.

 

İşinizi ne kadar sermaye ile kurdunuz? Sermayenizin kaynağı neydi? Eğer sermayeniz yeterli değilse, girişiminizin ilk dönemleri nasıl geçti? Ne gibi sıkıntılar çektiniz? Özel hayatınız bu sıkıntılardan nasıl etkilendi? Yaşadığınız zorluklar nelerdi ve nasıl üstesinden geldiğiniz?

Ben teknolojik girişimciliğe 50 yaşında başladığım için genç girişimcilere nazaran maddi yönden bir adım öndeydim. Kendi birikmiş paramı sermaye olarak koyabilecek düzeydeydim. Dolayısıyla birikimlerim ilk sermayeyi oluşturdu, daha sonra BiTaksi için Serkan Borançılı ve Hasan Aslanoba’dan yatırım aldım.

Bence bir işe yetersiz sermaye ile girmek yapılabilecek en büyük hatalardan biri. Girişimcilerin çoğu, hiç yoktan iyidir diye düşünerek yetersiz sermayelerle girişimi başlatıyor. Gerçek anlamda gereken paranın çok altında fonlarla başlayan girişimlerde de ister istemez girişimci için pazarlama ve tanıtım konularında çok çekingen ve korkak davranmaktan başka çare kalmıyor. Bu da çoğu girişimin özünde iyi fikirler olmasına rağmen maalesef başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oluyor.

 

En büyük motivasyon kaynağınız?

Getir’i Türkiye’de büyütmeyi ve ardından yurt dışına taşımayı hedefliyoruz. Türkiye’den de başarılı girişimlerin çıkabileceğini tüm dünyaya göstermeyi amaçlıyoruz. “Getir” gibi Türkçe bir kelimeyi dünyaya öğretmek ve sevdirmek istiyoruz. Tüm bunları çalışanlarımızla beraber başarmak en büyük motivasyon kaynağım.

 

Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Bu çalışma süresi yıllar içinde değişti mi? İşiniz hayatınızda ne kadar önemli bir yer kaplıyor? İş hayatı özel hayat dengesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Uyumadığım müddetçe çalışıyorum ancak bunu çalışmak olarak görmüyorum. İki, hatta üç çocuklu biriyim. Önce BiTaksi, sonra Getir, sonra Kuzeyden su. Çocukların yaşları ve ihtiyaçları farklı olabilir ancak hepsine vakit ayırmak gerekiyor. Bu konuda ailem de bana destek olduğu için şanslıyım.

 

Girişiminizle ilgili sizi ileriye taşıyan gelişmeler nelerdir ve bu gelişmeleri neye borçlusunuz? 

Çalışmak, hedeflere ulaşmak ve yeni hedefler koyarak daha çok çalışmak. Bu yola da iyi kalpli, yetenekli ve çalışkan bir ekip kurarak koyulursanız ileriye gitmemek için hiçbir neden yok.

 

Getir’in sahip olduğu iş modeli ile dünyada bir ilke imza attığı söyleniyor. Aynı zamanda 2017 yılında 5 kat büyüdünüz. Bu başarının sırrı nedir?

Getir’in hikayesi BiTaksi’nin başarısı üzerine kurulu. İki girişimimizin de mobil alanda olması bizim için bir avantaj oldu. Mobil müşterinin davranış biçimleri birbirlerine birçok konuda yakınlık gösterebiliyor. Dolayısıyla birindeki tecrübeniz öbürünü oluştururken işe yarayabiliyor. Daha önce yapılmayanı yapıp başarılı olmak da yeni bir serüvene çıkarken daha cesur olmanızı sağlıyor.

 

Heyecan dolu bir girişimci adayı için 3 tavsiyeniz neler olur?

İnternet alanında, özellikle mobil olmak üzere ticaret çok daha fazla pazar payı alarak büyüyecek. Verebileceğim ilk tavsiye, dünyayı takip etmek ve iyi bir fikir bulmak. Daha sonra doğru zamanda, doğru bütçeyle işe başlanılması da çok önemli. Girişimcilerin bugün en önemli yanlışı bence girişimlerin gerçek ihtiyaçlarının epeyce altında fonlarla işlere başlamaları. Yetersiz miktarda yatırımla yola çıkan girişimciler pazarlama, tanıtım gibi önemli konularda çok çekingen ve korkak davranmak zorunda kalıyor ve bu nedenle aslında belki de başarılı olacak birçok girişim hedefine ulaşamıyor.  Son olarak da tutkulu bir ekiple mücevherci titizliğinde çalışarak ısrarcı olmak gerektiğini söyleyebilirim.