8 Mayıs 2019
Röportaj ve Yazar: Odin Enes Özlen

Bugün Faladdin ve Binnaz’ın Kurucu Ortağı ve CTO’su Kaya Diker ile ilginç konular konuştuk. “İşlerin arkasındaki kişi olmak nasıl? Faladdin datalarımıza erişiyor mu? Girişimlerde Wozniak olmak nasıl?” gibi sorulara samimi cevaplar veren Kaya Bey’in röportajıyla sizi baş başa bırakıyoruz, keyifli okumalar…

Merhabalar öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için tekrardan teşekkürler, ilk olarak Binnaz ve Faladdin’den önceki hayatınızı kısaca özetleyebilir misiniz? Hem de bu süreçte sizi biraz tanımış olalım.

Binnaz ve Faladdin’den önce ben Amerika’da Michigan State Üniversitesi’nde master yapıyordum, ondan önce de İTÜ’de jeofizik mühendisliği okumuştum. 7 senede bitirdiğim üniversiteden sonra Amerika’da master yapma imkânım doğmuştu orda asistanlık yapıyordum. Sertaç’la tanışmamız da ben orada asistanlık yaparken oldu.

Peki, jeofizik mühendisliği okumuşsunuz ve şu an yazılım üzerine işler yapıyorsunuz. Buna nasıl karar verdiniz?

Çok ilginç bir hikâye aslında o benim açımdan, herkesin benzer hikâyesi vardır herkes kariyerinden bir yerde kopar ama ben bir de master aşamasında koptum. Az kalsın devam da ediyordum. Bilgisayar, yazılım benim için bir hayaldi ve bu ortaokulda abimin bana içinde Windows 3.1 işletim sistemi yüklü, işlemcisi 486 olan bir bilgisayar almasıyla başladı aslında. Bir süre tabii ki oyun oynadım ama sonra internete girebilme şansım doğdu. Bilmiyorum senin yaşın tutar mı 33k modemlerin, çevirmeli bağlantıların olduğu dönemler 🙂 . O zamanlardan başladı aslında ilgim. İnternete girer girmez ben de bir internet sitesi yapacağım dedim ve 2 hafta sonra bir internet sitem vardı.

O dönemde kaç yaşındaydınız?

Orta ikinci sınıfa gidiyordum herhâlde yani 13-14 yaşlarımdayken. 20 seneden fazla olmuş, şimdi düşününce baya olmuş. Neyse, çok girişken, çok yönlü bir öğrenciydim ama derslerime hiçbir zaman öncelik vermezdim daha doğrusu dersin notuna öncelik vermezdim. O yüzden de gerçekçi olmak gerekirse yüksek puanlı okullar benim hayalimin dışındaydı. Tek hayalim vardı İTÜ’ye gitmekti o yüzden İTÜ’nün tutturabildiğim 3 bölümü arasından bilgisayarı en verimli kullanabileceğim bölümü seçtim, o da jeofizik mühendisliğiydi. Arkadaşlarım ödevlerini Excel’de yaparken ben bilgisayar programcıkları yazıyordum. Şu an bile hala jeofizik mühendisliğinde öğrendiğim birçok data analizi yöntemlerini işlerimizde kullanıyorum.

Sürekli kodlamayla alakalı bilgim canlı kaldı ve daha da geliştirdim kendimi. Hatta birkaç girişimim olmuştu zamanında Instagram yokken. İTÜ’de Instagram benzeri bir şey kurmuştum. Ama girişimcilik böyle bir şey değil yani sadece bir site kurmakla olabilecek bir şey değil. Bu yüzden tabii ki sonu hüsranla sonuçlandı. Hatta Amerika’ya gitmeden önce bir eğitim kurumunda da web tasarım eğitmenliği yapmışlığım var. Amerika’ya gittikten sonra tamamen bu işlerden kendimi soyutlamaya başlamışken Sertaç’la tanışma mevzusu oldu. Sıkılıyordum ve kendisi bu projeyi açınca çok hoşuma gitti, devam ettirmeye karar verdim.

İlk olarak Binnaz’la başladınız daha sonra Faladdin’le devam ettiniz, nasıl ortaya çıktı ikisi de? Bu işe girişmeye nasıl karar verdiniz? Sertaç Bey size ne dedi de girişmeye karar verdiniz? Çünkü bu çok büyük bir karar.

Çok büyük bir karar. O Singapur’daydı ben Michigan’da ortak bir arkadaşımız aracılığıyla tanıştık. Birbirimizi görmeden iki sene içinde ortak bile olduk. Ortak olduktan sonra birbirimizi gördük, düşün yani!

Bu fikri ilk duyduğumda herkes gibi ben de şaşırdım “Nasıl yani fal işi mi?” dedim. Fakat Sertaç çok vizyoner bir insan, ondan çok şey öğrendim. Sertaç’ın vizyonunu onu dinledikten sonra öğrenince benim de zaten içimde olan, bastırmaya çalıştığım bir şeydi bir teknoloji girişiminin bir parçası olmak. Kendimi çok fazla adadım o süreçte. Yani, Sertaç’ın hayallerinde olmayan özellikleri bile uygulamaya koyuldum. O zamanlar siteydi tabi web uygulamasıydı, onun onayı olmadan bile koymaya başladım bazı özellikleri. Kendim inisiyatif almaya başlayınca aramızdaki ilişki aslında daha da çok sağlamlaşmaya başladı bizi ortaklığa götüren de aslında buydu.

Binnaz iyi gidiyordu, ilk girdiğinde sadece Binnaz Hanım’la başladık, Sertaç’ın annesi bu arada. Annesiyle başladığımız bu serüven yabancı dil, başka yorumcular, başka fal türleri, başka yorum türleri koyarak, yazılı, sesli, cep telefonu falan derken baya gelişmiş bir pazar yerine dönüştü.

Son 3-4 seneye kadar da birebir kodun içindeydim. Neyse ki işlerimiz yolunda gitti ve ekiplerimizi kurduk. Şu an kod yazma gibi bir durumum maalesef olmuyor. Binnaz bir pazar yeri olduğu için büyümesi önündeki en büyük engel her zaman doğru yorumcuyu, iyi yorumcuyu bulmaktı. Yorumcuyu kontrol altında tutmadan, kalite kontrolü yapmadan çalışan modeller de vardı fakat biz öyle olmayı seçmedik. Kaliteli bir hizmet olmasını seçtiğimiz için bu sefer yorumcu bulmak ve onun kalitesini sürdürmek de zor oluyordu.

Sonra düşündük, işleri büyütmemizin önündeki en büyük engel sürekli yorumcu bulmaktı. O zaman biz de makineden bir yorumcu yapalım dedik ve 2017’nin Ocak ayında Faladdin’i ortaya çıkarttık. Benim birebir kodunu yazarak değil ama algoritmasını geliştirdiğim, arkadaşlarımla birlikte piyasaya sunduğumuz Faladdin, çok primitif bir yapay zekâ olarak başladı. Ve birdenbire bizim de hayal edemeyeceğimiz bir ilgi gördü ve indirme sayısına ulaştı.

Orada da sıkıntılar çekmedik değil çünkü alışkın değildik. Farklı tip bir iş yapıyorduk ve ücretsiz olunca da insanların çok ilgisini gördü, birdenbire çok meşhur bir uygulama haline geldi ve bir buçuk sene boyunca sıfır reklamla 15 milyon indirme sayısına ulaştık. Bu bizim gerçekten daha önce tecrübe etmediğimiz bir şeydi. Şimdi de onu daha iyi yerlere getirebilmek için çaba sarf ediyoruz.

Siz ne dersiniz bilmiyorum ama bizce size Faladdin ve Binnaz’ın Wozniak’ı diyebiliriz. Peki, işlerin yürümesini sağlayan ve arka plandaki bir kişi olmak nasıl bir şey? Yani Wozniak olmak nasıl bir şey?

Açık söyleyeyim, bunu ilk kez başkasından duyuyorum. Ben de hep içten içe benzer şeyi düşünüyordum. Kendime, arkadaşlarıma Wozniak örneğini veriyordum. Tabii ki Steve Wozniak olmak kolay bir şey değil, tabii ki öyle biri değilim ama teşbihte hata olmaz. Şunu söyleyeyim bazen arkadaki adam olmak daha tatminkâr bir durum olabiliyor ve doğru lideri -ki şirketlerde CEO’lar oluyor bu- doğru şekilde beslemek çok daha tatmin edici olabiliyor. Ben mesela futbol oynarken en çok asist yapmayı severim, aslında bunlar benzer duygular.

Girişimcilere ve gençlere beni birebir etkileyen bir örnekle bir öneri vereyim. Üniversiteyi kazandığım yıllarda, lisede bahsettiğim gibi girişken bir insandım. Ortamlarda hep öne çıkan bir insandım ama üniversiteye, İstanbul’a gelince baktım ki herkes benim gibiymiş. O grubun lideri olmaya çalışma çabamdan vazgeçmeye başladım çünkü benden daha iyileri de vardı ve her şeyde önde olmak zorunda değildim. Bu durum aslında beni biraz törpüledi ve olmam gereken yere çekti. Aslında Sertaç’la olan ilişkimizin temelinde de bu yatıyor. Bizim içerideki yapımızda “Sen birinci adamsın, sen ikinci adamsın” diye bir şey yok tamamen kendimizi dışarıya gösterme tarzımızda böyle bir durum söz konusu. Bir de benim Amerika’da olup buradaki startup ekosisteminde çok boy göstermiyor oluşumunda etkisi var.

Eğer illa ki bir nasihat vereceksem Wozniak ve Jobs örneğinden yola çıkarsak, ortaklar kendi aralarında iş bölümünü çok doğru yapmalılar. Sertaç’ın benim sorumluluk alanıma kesinlikle girmediğini ve bundan sonra da girmeyeceğini biliyorum. Ben de aynı şekilde. Yani birbirimizin sorumluluk alanlarına saygımız olduğu sürece herkes kendi sorumluluk alanının Jobs’u olabileceği için hiçbir problem kalmaz. Ben zaten bunu bilerek bu pozisyondayım, bu işin arkasındayım, bu işin kafa takımının başındayım. Ürünü de Sertaç’la birlikte başta biz olmak üzere daha sonra takımımızın da fikirlerini alarak geliştiriyoruz. Aslında çok tatmin edici bir şey, kötü bir şey değil.

Bunu aslında Türkiye’de çok duymuyoruz o yüzden sordum ve Faladdin çok başarılı bir uygulama, Türkiye geneline baktığımızda parlayan girişimlerden ve belki de arkasındaki sır budur yani çünkü Türkiye’de önde olmak isteyen kişi benim deyip aslında kafa takımı tarafından geri çekilen insanları görüyoruz.

Tabii, bu bir takım oyunu. Futbol örneğinden gidelim 1 kişi 11 kişiye karşı oynayamaz eninde sonunda paslaşması gerektiğini herkes bilir. Ayrıca şampiyon olunca sadece gol atan şampiyonluğu almıyor, tüm takım şampiyon oluyor, yedek kulübesindeki de şampiyon oluyor. Dolayısıyla bu şekilde bakmak lazım konulara. Yani Sertaç’la birlikte bu başarıyı yakalıyoruz.

Bir şey daha söylemek istiyorum, biz Ekim ayında Endeavor girişimcisi seçildik. Endeavor girişimcisi seçilebilmek için öncesinde hatırı sayılır bir güç sarf etmek gerekiyordu, özellikle seçim sürecin çok zordu. Orada bize ettikleri bazı iltifatlar bahsettiğim bu birbirimizi tamamlayabildiğimiz yönlerimiz üzerineydi. “Siz birbirini tamamlayan iki iyi girişimcisiniz.”, “Kimin nerede duracağını çok iyi sundunuz.” gibi geri dönüşler almıştık. Bunu da belirtmek istedim yani aslında tam o söylediğim vurguya dayanıyor.

Çok güzel, yani dediğiniz gibi yine başarılı olmanızda katkısı oldu bu durumun. Şimdi biraz da Faladdin’in detaylarına inmek istiyorum. Uygulamanın arka planında bir yapay zeka kullanıyorsunuz, bir fal uygulamasında da kullanmak oldukça yaratıcı fakat insanlar telefonlarını dinlediğinizi ve izlediğinize inanıyor. Bunu gerçekten kanıtlayabilecek örnekler de duyuyoruz. Burada sorum şu Google gibi siz de kullanıcının girdiği veriler dışında ekstra veriler topluyor musunuz yoksa sadece kullanıcının girdiği verileri mi yorum sunuyorsunuz kullanıcıya?

Şimdi istersen bunları büyük harflerle yaz 🙂 Herkese duyurumdur! Faladdin, kullanıcıların fal formunda verdiği bilgiler haricinde hiçbir datayı kullanmaz, hiçbir yerden data toplamaz kimsenin telefonunu dinlemez, kimsenin mesajlarını okumaz, okuyamaz, mümkün değil.

Bir yerde daha söylemiştim biz işimizi o kadar iyi yapıyoruz kendi kuyumuzu kazmış olduk. İnsanlar o kadar da olmaz dedikleri, açıklamasını yapamadıkları şeyleri eninde sonunda komplo teorileriyle doldurmak istiyorlar. Tabi bunu destekleyen bazı sözüm ona Instagram fenomenleri, ünlüler çıkıp bizim hakkımızda kötü yorumlar da bulunuyorlar -ki daha sonra başka fal uygulamaları için çalıştıklarını da öğrendik-. Ateşe körükle gidiyorlar, bazı haberler yapıldı hakkımızda mümkün olmayan şeyler. Ben Faladdin’in ortağı, teknik tarafın başı, bu kodu geliştirmiş kişi olarak herkesi temin ederim ki böyle bir şey mümkün değil.

Google’ın yaptığı şeyi biliyorum aynen dediğin gibi uydu datalar toplayarak senin hakkında bir fikir edinip onunla ilgili reklam gösterimleri yapıyorlar. Reklam gösterimi yapmak basit zaten. Bizde de aşağıda gösterilen reklamlarda sizinle alakalı reklamlar gözükebilir. Bizim hiçbir müdahalemiz yok o reklamlara. Burada şunu da belirtmek isterim, bize verdiğiniz dataları da Google ile paylaşmıyoruz. KVKK’ya da uyumluyuz zaten bununla ilgili dokümanımızı da okuyabilirler hangi dataları topladığımız orada yazar, onun dışında bir uygulamanın mesajını okumak, telefonlarını dinlemek gibi şeyler mümkün değil. App Store ve Play Store’un çok sert kuralları var.

Herkes gönül rahatlığıyla Faladdin kullanabilir, arkadaşlarına indirtebilir.

Siz şu an Amerika’da yaşıyorsunuz sizce Türkiye’deki girişimciliğin Amerika’daki gibi olmasının önündeki en büyük engel ne? Türkiye’den milyar dolarlık şirketler çıkmıyor ya da 200-300 milyon çok nadir çıkıyor ama Amerika’ya baktığımızda her yıl onlarca girişim çıkıyor.

Ben aslında bunu teknoloji girişimi bazında değerlendirmek istemiyorum ama Amerikalılar her şeyi ama her şeyi bizden çok daha iyi pazarlamasını bilen insanlar. 11 senelik Amerika maceramda öğrendiğim tek şey bu diyebilirim. Allayıp, pullayıp, süsleyip o kadar güzel sunmasını biliyorlar ki bu sadece yatırımı bir yere satarken değil aynı zamanda yatırımı alırken ya da kullanıcısına ulaşırken pazarlamasını bizden çok iyi yapıyorlar. Dolayısıyla değerlerini bu şekilde arttırmayı başarabiliyorlar.

Bir de yine futboldan örnek vereyim, mesela bir futbolcu Türkiye’den çıktığında çok daha ucuza bonservis bedeli verilirken aynı futbolcu belki başka ülkeden çıksa çok daha fazla bonservis bedeli ile gidebiliyor. Bu aslında her şeyi açıklıyor, pazar ucuz. Tabii ki bizim hayalimiz çok büyük olmak. Rekor kimdeyse onun rekorunu kırmayı biz de isteriz ama maalesef Türkiye’de marka değeri yaratmak konusunda da çok iyi değiliz.

Büyük aileler var, kurumsallaşabilmiş olanları çok az. Onlar da zaten exit planı olan insanlar değil. Ama “Türk gibi başlamak” diye bir deyim vardır yurtdışında, birçok girişim -bu sadece teknoloji gelişimi olmak zorunda değil- Türk gibi başlar plansız, programsız. Böyle başladığı için de marka değerini büyütemez. Markasını büyütmeye yönelik çabalar yerine belki de ortakların kendi çıkarları için çalıştığı bir kazanç kapısı halinde düşünüyorlardır ondan olabilir.

Faladdin’in bir exit planı var mı? Exit teklifi geldi mi? Ya da böyle bir şey düşünüyor musunuz?

Başta vardı, Türkiye’deki başarımızı görüp bize teklifte bulunan onlarca hem yurt içinden hem yurt dışından yatırım istekleri geldi. Fakat bizim Sertaç’la hayalimiz; “biz bu modeli bu topraklarda başarılı yapabildiysek, bunu dünyada da başarılı hale getirediğimizde işte o zaman birkaç yüz milyon dolar değil de daha değerli hale gelir.” Markayı büyütmek, değeri arttırmak, bu model her yerde küçük modifikasyonlarla tutuyorsa bunu ispat edebiliyorsak o zaman değeri çok daha yüksek olur. Bunu gösterebilmek amacındayız.  

2019’da zaten yurtdışında büyüme hedefi koyduk ve bunu çok iyi başarıyoruz. Amerika’da, Hindistan’da özellikle MENA bölgesinde Faladdin’in İngilizcesi ve Arapçasıyla birlikte hatırı sayılır bir ilerleme söz konusu 2019 yılında. Yani belki de Faladdin’in cirosunun %50’sinden fazlası yurtdışından gelmeye başladığında o zaman bir yatırım belki de exit planı konusunu konuşabiliriz. Bizim şu an ihtiyacımız olan tamamen markamızı büyütmeye yönelik bir çaba içindeyiz. Şu ana kadar da hiç yatırım almadık.

Şu an cironuzun yüzde kaçı yurtdışı gelirlerinizden?

%35’i.

Son olarak girişimci ve girişimci adaylarına tek bir şey söyleyecek olsanız bu ne olurdu?

Uykudan feragat etsinler :). Bizim iki heyecanlı dönemimiz oldu Sertaç’la birlikte. Bir, Binnaz’ın ilk kurulduğu zamanlar, ilk zirveye ulaşıyorsun sonra grafik yavaşça düşüyor rahatlama geliyor, işte uyku düzenin yerine geçiyor falan ama insan bir heyecan daha istiyor hani yeniden âşık olmak vardır ya… Faladdin’i kurma sürecimiz de oydu aşk hissediyorsun içinde heyecan başlıyor ve uyku uyuyamıyorsun. Sertaç da ben de çok erken kalkıp çok az uyuyan insanlarız. Tabi kendimizi parçalarcasına çalıştığımızı kimse iddia edemez biz de edemeyiz ama hızlı akan bu iletişim çağında feragat edebileceğimiz şey şu an için uyku. Ondan şimdilik feragat edip çok çalışıyoruz.

Bir şey daha söylemek istiyorum. Son zamanlarda başarılı bulduğum şeylerden bir tanesi sosyal medyayı azaltarak ve hiç kullanmayarak kendime zaman ayırdım. Onu da denemelerini tavsiye ederim, ben başardım. Şimdi Instagram’ı Türkiye’deki insanlar iletişimlerini oradan yapıyorlar diye açma ihtiyacı duydum ama tamamen limitli, telefonlara gelen sınırlama özelliğiyle belli bir süre sonra uygulamalar kendini kapatıyor, açmıyor. Kendilerini bu şekilde zorlayabilirler, ben çok faydasının gördüm. Hiçbir şey kaybetmiyorlar, maalesef Türkiye’de dikkat eksikliği var. Yüz yüze konuşurken bile insanların bir eli telefonda bu çok rahatsız edici bir şey. İşine odaklanabilmek istiyorlarsa sosyal medyadan uzak durmalarını, sadece akşam belki dinlenirken falan kullanmalarında fayda olacağını düşünüyorum.

Son olarak, eklemek, söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Benimle herkes LinkedIn üzerinden iletişim kurabilir. Instagram’ı yeni yeni kullanmaya başladım ama oradan da iletişim kurabilirler. Faladdin’e, Binnaz’a katkı sağlayabileceğini düşünen yetenekler de varsa ulaşabilirler, yeteneklere her zaman açığız!

Biraz da ilham verici bir şey söylemek gerekirse de eğer bir fikirleri varsa ondan vazgeçmeden önce doğru yoldaşı bularak (tek kişi olmak zor) onu en azından deneyip test etmelerini tavsiye ederim. En azından şöyle bir fikrim vardı da hayata geçiremedim demezler.