30 Temmuz 2019

By Kreatifbiri

Yakın dönemde duyduğumuz exit haberlerinden biri de Sovos’un Foriba’nın tüm hisselerini satın almasıydı. Biz de bu haberin üzerine hemen Foriba’nın kurucu ortaklarından Koray Gültekin Bahar’la hem bu exit sürecine hem de kişisel hayatına dair bir sohbet gerçekleştirdik. Özellikle genç girişimcilere farklı bir tavsiyesi olan Koray Bahar ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızla sizi baş başa bırakıyoruz.

Keyifli okumalar 🙂 

Merhabalar, öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Foriba’ya kadar olan yaşam hikayenizi kısaca dinleyebilir miyiz?

Tabii, seve seve. Ben Koray Bahar 1981 yılında doğdum. Bostancı Ortaokulu’nda okudum. Çok şanslıydım çünkü ortaokuldan beri program yazıyorum. Ortaokulumuzda bir bilgisayara 3 kişinin düştüğü, haftada 2 saat oturup çalışabileceğimiz bir bilgisayar laboratuvarı vardı. O laboratuvarda CBasic, QBasic gibi dillerde ilk kod yazma heyecanını yaşamıştım. Oradan hevesle liseyi Tuzla’da bir teknik lisede bilgisayar bölümünde okudum. Hazırlıkta sınıfta kaldım. Sonra Tuzla Teknik Lisesi Bilgisayar bölümünden mezun oldum. Keyifli bir süreçti, orada bilgisayarla bolca vakit geçirdim.Bu arada ilk bilgisayarıma da ortaokulun sonu gibi sahip oldum. O yıllarda çok fazla Age of Empires gibi oyunlar oynadım. 

Üniversiteyi Doğu Akdeniz Üniversitesinde okudum. İlk gittiğimde Makine Mühendisliği okudum çünkü babamın işi makine üzerineydi ve “Benim işimi yapmalısın.” diye çok fazla baskı yaptı. Hazırlığı orada okurken dedim ki “Ben bilgisayar üzerine okumak istiyorum.” O zamanlar bölümü değiştirme şansım da vardı ve bilgisayara geçtim. Bilgisayar Mühendisliğinden de 2005 yılında mezun oldum. Çok keyifli üniversite yılları geçirdim. Hala dostlarım, beraber iş yaptığım ve bugün benimle beraber olan bir çok arkadaşım o zamandan. 

Foriba’daki, o zamanki adıyla FIT Danışmanlık, ortağım Ahmet’le üniversitede tanıştık.  O zamanlar Kadir hocadan C öğreniyorduk ve Kadir hoca Ahmet’in arkadaşıydı. Bir gün Ahmetler Kıbrıs’a bir ofis açmayı düşünmüşler ve Kadir hocaya gidip 5-6 tane öğrenci yönlendirmesini istemişler. Yönlendirdiği öğrencilerden biri benim. Ahmet en son benimle görüştü çünkü notları en düşük olan bendim herkes high honor öğrenciyken ben unsatisfactory kalıyordum. Yani, orada çok hoş durmayan bir profildim. 

Hiç unutmam, Ahmet bana:  “Notlar neden bu kadar kötü?” demişti. Ben de “Programlamam iyi vs.” diye kurtarmaya çalışmıştım durumu. Kendime de güvenim de tam ve dedim ki “Merak etme herkes gider ben kalırım. Çok da çalışırım memnun kalırsın.” Gerçekten de öyle oldu, Ahmet ile şu an hala beraberiz ve birçok iş yaptık. 

Sonra mezun oldum ve bir dönem ailemin işleriyle ilgilendim sonra  FIT Danışmanlık’ta çalışmaya başladım. O zaman 7 kişiydik. 2006 yılında askere gitmeden önce başladım, askerden sonra full time olarak devam ettim. O zamandan beri Ahmet ile beraber çalışıyoruz. 2008 yılında içerdeki bir ekibi pivot ettik, Dotto diye bir şirket kurduk. O zamanlar mobil uygulama geliştirmenin, özellikle iOS üzerinde mobil uygulama geliştirmenin yeni olduğu dönemlerdi. İstanbul.com’un mobil uygulamasını yaptık, Mekanist’in ilk mobil uygulamasını yaptık. Böyle yaklaşık 10’a yakın mobil uygulama yaptık. İş orada biraz ajanslığa, terzi işi yazılıma dönmüştü. Şirketi ilk kurduğumuzda 5-6 kişilik bir ekibimiz vardı, ben ve Ahmet çıkarken ise 30 kişiye yakın bir kadro vardı Dotto’da.  Dotto hala devam ediyor çok güzel işler yapıyorlar, bir mobil oyun ekibi de kurdular. Biz 2012’de çıktık ve full FIT’e, Foriba’ya odaklandık. Böyle bir kariyerim var. O zamandan beri bu ailenin içerisinde yer almaya keyifle devam ediyorum.

 

Foriba’da neler yapıyorsunuz? Sizin fark yarattığınız taraflar neler?

Biz aslında Foriba’da regülasyon teknolojisi işi yapıyoruz. Regtech diyorlar bize, kimine göre Fintech, kimine göre Saas şirketiz,  kimine göre de Enterprise Software. Ama biz kendimizi regülasyon teknoloji üreten bir firma olarak tanımlıyoruz. Türkiye’de daha çok bilinen yüzümüz aslında elektronik fatura, elektronik defter, irsaliye gibi ağırlıklı olarak Maliye Bakanlığı’nın çıkartmış olduğu mevzuatlara şirketlerin uyum sağlaması için çözümler geliştiriyoruz. Türkiye’de 13 bin civarında müşterimiz var. Bunların bin tanesi ağırlıklı olarak Türkiye’nin büyük sanayi kuruluşları, büyük şirketleri. 450’den fazla da uluslararası müşterimiz var. Akla gelebilecek birçok global marka Foriba’nın müşterisi ve onlarla Türkiye’de başlayan ilişkimizi geçen sene İtalya’da açtığımız ofisle beraber artık Avrupa’ya kaydırdık. Bugün itibariyle Avrupa’da 6 farklı ülkede müşterimiz var. Geçen sene ilk senemiz olmasına rağmen ciromuzun %15’ini yurt dışından getirdik. Bu sene hedefimiz %30 ve büyüyerek devam edecek bir macera bizim için. 

Foriba’da biz neyi farklı yapıyoruz? Biz sadece bu işi yapıyoruz en büyük farkımız bu, yani hem regülasyon teknolojisi işi yaparken hem ERP, bir yandan CRM, bir yandan terzi işi yazılım, bir yandan danışmanlık işi yapmıyoruz. Tahmin ediyorum, sektördeki bizden sonraki iki üç rakibimizi toplasak bizdeki kadar odaklı bir takım yok. Biz bugün itibariyle 210 kişiyiz. Bize en yakın rakibimizdeki ekip sayısı tahmini 50-60 kişidir. İşi çok odaklı yaptığımız için bu konuda gerçekten çok daha gelişmiş bir ürün seti, çok daha güvenli bir alt yapı sunuyoruz. Çünkü özellikle bizim yaptığımız bu regülasyon işlerinde müşteri için en önemli şey verinin güvenliği. Biz, birçok müşterimiz için çok değerli verileri onlar adına saklıyor, işliyor, entegre ediyoruz. Gerçekten güvenli bir ortamda hiçbir şartta kaybolmayacak şekilde saklanması birinci önceliğimiz. Bir uzman ekiple beraber bunu çok iyi yapıyoruz. O yüzden Türkiye’de en çok tercih edilen kurumuz diyebilirim. 

 

Yakın dönemde sizden güzel bir haber aldık, hem yerli bir rakibinizi satın aldınız daha sonra da kendinizi bir exit yaptınız. İkisi de ayrı ayrı nasıl bir histi ve süreçler nasıldı? 

2014 yılında Revo Capital’den 4 milyon dolar aldık. Bu bizim ilk yatırımımız oldu. 2018’in başında da Dünya Bankası’nın yönettiği bir turda Dünya Bankası, Revo ve Endeavor Catalyst’ten toplam 6 milyon dolar yatırım aldık. Yani, bugüne kadar toplam 10 milyon dolar yatırım aldık. İlk tur yatırımını almamızdaki sebep hızlı büyüyebilmek, organizasyonu daha oturaklı bir hale getirmek, iş modelimizi perçinlemekti ve bunu çok iyi bir şekilde yaptık. 

2018 yılında yaptığımız turda ise 2 temel amacımız vardı. Bir tanesi inorganik büyüme, yani satın almalar yapmak; bir diğeri ise yurt dışı operasyonunu hızlandırmaktı. İlk satın almamızı ISIS Elektronik Dönüşüm A.Ş’yi satın alarak gerçekleştirdik. Onların da çok kaliteli müşterileri ve çok iyi bir ekibi vardı. Bizim ekibimizle çok uyumlu çalışabilecek bir ekipti. ISIS’ten yaklaşık 35 kişilik bir ekip bizim ailemize katıldı. Yaklaşık bine yakın müşteriyi portföyümüze almış olduk. Mercedes, Tofaş, Bosch gibi çok iyi müşteri portföyüne sahip olduk. Bu bizim için önemli bir adımdı. Performans olarak da tahmin ediyorum ISIS’i aldıktan sonraki ilk sene iki buçuk kat büyüttük ISIS operasyonunu. Aynı dönemde Foriba’nın organik büyümesi de Türkiye’de iki katından fazlaydı. Yani hem biz Foriba olarak iki kat büyüdük hem ISIS’i alıp onu iki kat büyüttük hem de onun üzerine bir diğer konu olan yurt dışı, tamamen yeni bir business line ile çok hızlı bir şekilde kick-off etmiş oldu. 

ISIS’ten sonra bu senenin başında Kılavuz diye bir şirket daha satın aldık, bu da ikinci satın almamız oldu. Kılavuz, biraz daha farklı bir stratejiydi çünkü ISIS’te birebir aynı işi yapan iki şirketi aslında birleştirmiş olduk ama Kılavuz’da daha tamamlayıcı, bizim bu güne kadar yapmadığımız bir iş kolunu satın aldık. Halk arasında SGK teşviki diye bilinen devletin çıkarmış olduğu istihdam artırıcı teşvikler var. Bunların hesaplanabilmesi ve doğru teşviklerin raporlanabilmesi oldukça zor ve meşakkatli. Bunu çok iyi optimize eden bir yazılım olan Kılavuz’u bünyemize kattık ve bu sene bizim en hızlı büyüyen iş kollarımızdan bir tanesi Kılavuz oldu. Onları da ilk çeyrekte neredeyse iki buçuk üç katı kadar büyütmüş olduk. Çok başarılı iki satın alma gerçekleştirmiş olduk. 

Exit nasıl hissettiriyor? Açıkçası daha hissedebilmiş değiliz çünkü Rekabet Kurulu süreci devam ediyor. Bugün itibariyle, tahmin ediyoruz, ağustos ayından itibaren kapanış işlemleri tamamlanacak ama Sovos ile dünyanın farklı kıtalarındaki iki kuzen şirket gibiyiz. Kültürlerimiz birbirimize çok benziyor,müşteri portföyümüz çok benziyor, yaptığımız iş ve iş şekillerimiz birbirine çok benziyor. O yüzden birbirimizle tanıştıktan sonra süreç hızlı ilerledi. Biz ilk olarak Eylül (2018) ayında Sovos’un yatırımcısı olan HG Capital’le tanıştık. Ekim gibi yüz yüze görüşmelere başladık ve bu senenin başı itibariyle bir niyet mektubu imzalayıp süreci başlattık. 

İmzadan sonra bugüne kadar geçen sürede çok iyi bir sinerji yakaladığımızı düşünüyorum. Bu imzayı atmakta çok doğru bir karar aldık çünkü biz bugün itibariyle yaklaşık 450 uluslararası firmayla çalışırken onlar yaklaşık 3 bin tane uluslararası firmayla çalışıyorlar. Onlar, özellikle Latin Amerika’da ve Amerika’da çok güçlüler; biz Türkiye’de pazar lideriyiz ve Avrupa’da hızla büyüyoruz. Avrupa’da bazı pazarlarda ikimiz de iş yapıyoruz, bazı pazarlarda sadece biz, bazı pazarlarda sadece Sovos iş yapıyor. O yüzden çok başarılı bir birleşme süreci olacak gibi gözüküyor. Benim Koray olarak ilk motivasyonum bu iki şirketi doğru bir şekilde birleştirmek, hem organizasyon olarak hem müşterilerimiz için daha fazla değer yaratacak bir noktaya getirebilmek. Biz 210 kişilik bir ekibiz. Türkiye ekibimiz Sovos’un Avrupa operasyonu tarafındaki en büyük ofis ve özellikle Avrupa ve Asya Pasifik açılımımızda da Türkiye ofisi çok önemli bir rol oynuyor olacak. Bu beni oldukça heyecanlandırıyor açıkçası.

 

Peki exitten sonra süreç nasıl işleyecek? Siz kalacak mısınız ekipte yoksa ayrılacakmısınız?

Bir tek ortağım Ahmet, o da emekli oluyor. Onun dışında tüm ekip aynen devam ediyoruz. Hem ben hem benimle çalışan ekibim hem de şirketin tümü daha büyük ve global bir organizasyonun içerisinde daha fazla global rol alacağımız bir kariyerle devam ediyor olacağız. O yüzden kapanış sürecini ve bundan sonrasında yaşayacağımız tecrübeleri heyecanla ve merakla bekliyorum.

Biraz da kişisel konulara değinmek istiyorum. 3 yıldan fazladır içerik ürettiğiniz bir YouTube kanalınız var, yollarda.tv adında. Ancak pek takipçisi yok 3 yıllık sürece rağmen. Türkiye’deki girişimcilerde pek görmediğimiz bir durum çünkü siz orada sürekli ve düzenli bir şekilde bilgi verici tarzda,  gündemi değerlendiren tarzda içerikler üretiyorsunuz. Peki bu kanal neden var?

Birçok insandan, yatırımcıdan, arkadaştan, çalışandan bilgi alıyoruz, tecrübe ediniyoruz. Bunları da mümkün olduğunca geri verebilmek adına farklı girişimcilerle paylaşmaya çalışıyorum. Bugüne kadar birçok hata yaptık, birçok konuda tecrübesizlikler yaşadık ama o çok az aboneden bir tanesi bile bizden duyduğu bir konu nedeniyle bir lira az harcayacaksa ya da bir lira fazla kazanacaksa bizim için yeterli bir tatmin. Bunu ne abone bekleyerek yapıyoruz ne bizi daha fazla insan takip etsin diye yapıyoruz, ne de popüler olmak için yapıyoruz. 

Hem Arman (yollarda.tv’nin diğer sunucusu) hem de benim için en büyük motivasyon, bugüne kadar öğrendiğimiz, bildiğimiz, duyduğumuz ya da yanlış bildiklerimizi paylaşmak. Yollarda.tv sayesinde çok değerli insanlarla da tanıştık. Örneğin; geçtiğimiz hafta burada Girişimci Muhabbeti ekibiyle beraber bir meet-up yaptık. Bizim için çok keyifliydi. En büyük amacım, orada Koray olarak -ki devam da ettirmek istiyorum- daha fazla insana dilimin döndüğünce doğru bildiklerimi paylaşabiliyor olmak ve onlara en azından yol gösterebileceksek ya da onlara fikir verebileceksek bunu sağlamak. Keyifle yapıyoruz dediğim gibi. Ağırlıklı hedefimiz  YouTube olduğu için hemen hemen her hafta bir iki bölüm hazırlamaya çalışıyoruz ve kısa tutuyoruz ama tüm podcast mecralarını da aynı şekilde yayınlıyoruz. Bu benim için terapi gibi oluyor açıkçası.

Bir de Foriba’nın bir YouTube kanalı var ve siz o aslında bir vlog gibi, oraya nasıl bir ekip olduğunuzu ve sürecin nasıl işlediğini çok güzel videolarla aktarıyorsunuz. Peki o kanalda niye o tarz videolar paylaşıyorsunuz?  

Bizim pazarlama ekibinin başındaki Serkan bu sene göreve geldi ve Serkan o tarafın sorumluluğunu ekibiyle beraber üstlendi. Çok yeni, taze bir takım kurduk o departmanda. Oradaki içeriklerimiz her geçen gün artıyor. Orada bizim birkaç tane hayalimiz var. Bir tanesi eğer birilerinin regülasyonla ilgili bir ihtiyacı varsa bir başucu eseri olalım. İnsanlara gerçekten Türkiye’de e-fatura, İtalya’da e-fatura, İngiltere’de MTD… Regülasyonun ne olduğuyla ilgili, neler yapmak gerektiğiyle ilgili bir başucu eseri olmak istiyoruz. Onlara bilgi verecek bir akademi gibi olsun istiyoruz.  

Diğer taraftan, muhteşem bir kültür var şirkette. Çok genç bir ekibiz, yaklaşık 210 kişinin yaş ortalaması 30-31 civarında, %40’tan fazla kadın çalışanımız var. Bizim kültürümüz çok çeşitli bir kültür. Ofisimizde İtalyan, Polonyalı, Sırp, Nijeryalı gibi birçok farklı uyruktan arkadaşımız var, bu da bizim kültürümüzü besliyor. Bunu dışarıya iyi bir şekilde sunmak için de YouTube kanalı güzel bir kapı. Instagram‘da daha fazla bizle ilgili, kültürümüzle ilgili içerik paylaşıyoruz. Twitter ve LinkedIn‘de daha çok regülasyonla ilgili içerik paylaşıyoruz. YouTube ise aslında onların karışımı çünkü YouTube’da aynı zamanda bizim düzenli olarak yaptığımız webinar var. Onların da içeriklerini müşterilerimize genelde Youtube’tan paylaşıyoruz. Dediğim gibi, amacımız tamamen insanların ihtiyacı olan bilgiye para vermeden en hızlı şekilde ulaşabilmeleri. Youtube’un da amacımıza çok uygun olduğuna inandığımız için ağırlıklı olarak bu kanalları kullandığımızı düşünüyorum.

 

Biraz da Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini sizin değerlendirmenizi istiyorum. Yani, son zamanlarda sürekli exit haberleri duyuyoruz ama sürekli yabancılar exit gerçekleştiriyorlar, bu göründüğü kadar iyi bir şey mi yoksa sizce endişelenmeli miyiz? 

Bence endişelenmemeliyiz. Türkiye’de harika girişimler var ve daha da fazla geliyor. Bu bence devamlılığı ve sürdürülebilirliği sağlamak için zaten kaçınılmaz bir şey. Bugün Amerika’daki şirketlerin tamamının sahibi Amerikan yatırımcıları değil ya da Amerikan vatandaşı değil. Sovos, bunun için güzel bir örnek; Hg Capital bir İngiliz fon ama Amerika’daki Sovos’un sahibi. Önemli olan bu şirketlerin bundan sonraki büyümeyi sürdürebilecek bir yolda gittiklerinden emin olmamız. Foriba için bizim exitteki en önemli kriterimiz buydu. Biz kurucu ortakları olarak Türkiye ofisimizi büyütebilecek bir operasyon ve bir exit planladık. O yüzden ben buradayım bu işin başındayım ve devam ediyor olacağım. Bugün 210 kişi olan ekibimizin, seneye 300 kişi olması gibi bir isteğimiz var ve Sovos bunun için çok güzel bir strateji. Evet yatırımcılarımız çok mutlular bu çıkıştan çok iyi bir gelir elde ettiler ve aslında yatırımcılarımızın bizden elde ettikleri gelir bundan sonraki fonlanmaları için bir başarı hikayesi. Doğal olarak Revo da, Endeavor da bu kadar başarılı girişimleri bulup yatırım yaptığı için daha fazla fon raise edebilecek ve daha fazla start-up’a yatırım yapabilecek. 

Ahmet (ortağı) zaten melek yatırımcı, Türkiye’de bugüne kadar 6 yatırım yaptı. Koray olarak ben yatırım yapmaya devam ediyor olacağım. Bizimle çalışan çok başarılı girişimler kurmuş arkadaşlarımız var bu şekilde büyüdüler. Yani bizim ekosistem olarak büyümek için nasıl melek yatırımcıya, nasıl VC’ye, nasıl exitlere ihtiyacımız varsa bunların hepsi ancak bir kartopu etkisi yaratabilir. Çok yaygın bilinen bir ekip var, Paypal Mafya! Paypal’ın ilk ekibinin hepsi şu an milyar dolarlık birçok şirket kurdu. Exit etmeselerdi bu noktaya gelemezlerdi ve bu kadar ciddi bir etki yaratamazlardı.Ülke olarak bundan korkmamamız lazım tam tersi bunu teşvik etmemiz gerekiyor. Gelecekte daha da başarılı girişimler çıkarabilmek için bu yolculuktaki istasyonlardan bir tanesi exit.  Buradan doğacak, buradan çıkmış, buradan tecrübe elde etmiş birçok insanın kuracağı yeni şirketlere buradan exit etmiş yatırımcıların ya da buradaki kurucu ortakların melek yatırımları sayesinde ekosistem besleniyor olacak. 

 

 

Sizin yeni bir girişim, yeni bir macera hedefiniz var mı?

Koray olarak benim ilk hedefim bu işin gerçekten başarılı bir şekilde entegrasyonunu sağlamak. Şuan Sovos içerisinde farklı ülkelerde büyümek adına Koray olarak da firma olarak da çalışmaya başladık. Planlamalar yapıyoruz. O yüzden, kapanış sonrasında daha hızlı bir şekilde o aksiyonları alıp Sovos içerisinde hem Türkiye’yi hem Sovos’la beraber global şekilde büyütmeyi çok istiyorum.   

 

Bayağı bir süreç atlattınız. Hem girişimciliğin içinde bulunmak, hem satın almak, hem exit gerçekleştirmek, hem yatırım almak kapsamında genç girişimcilere ne söylemek, ne tavsiye etmek istersiniz?  

Bence bir girişimin başındaki kurucu ortakların mutlaka odaklanması gereken birincil konu gelir! Özellikle CEO olan kurucu ortak kimse gerçekten obsesif bir şekilde gelire odaklanmalı. Tabii ki ürün çok iyi olmalı, müşteriye en iyi değer sunulmalı ama bunların hepsini yaparken de gelirden kafayı kaldırmamak lazım. Çünkü Türkiye’de gördüğüm ve birçok girişimcinin en büyük problem yaşadığı şey yatırım almak için 3 ay şirketle ilgilenmemek, bilmem ne yarışmasından 10 bin-20 bin lira ödül kazanıp şirketi bootstrap etmek için 2-3 ay gelirden olmak gibi çok fazla hata yapıldığını görüyorum. 

Eğer iyi bir şirket kurarsanız arkasında yatırım bulmak gerçekten zor değil. Evet, ülkede parmak şıklatınca yarın milyonlarca liralık çek yazan yatırımcılarımız hala yok belki ama eğer siz iyi bir iş kurduysanız ve para kazanabiliyorsanız bilançonun üst tarafını doğru yönetebiliyorsanız sizin zararınızı fonlayabilecek bir yatırımcı bulabilirsiniz. Yukarıda doğru gelir getirebilecek bir model bulamadıysanız o zaman kimseden sizin zararınızı fonlanmak için yatırım yapmasını bekleyemezsiniz. O yüzden her zaman topline’a odaklanmalarını öneriyorum. Ne kadar iyi ve doğru satabilirseniz geri kalan her şey arka arkaya gelecektir. 

 

Son olarak size ulaşmak isteyen StartupMarket okuyucularına söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Yollarda.tv’den biz sürekli düzenli içerik paylaşıyoruz. Ben çok aktif olarak Twitter ve LinkedIn kullanıyorum, bu iki kanaldan da her zaman ulaşabilirsiniz. Seve seve destek olabileceğim bir şey varsa, dilimin döndüğü bir şeyse yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.