31 Temmuz 2019

By Kreatifbiri

Kısa sürede çok önemli başarılar elde eden Scotty’nin kurucusu ve CEO’su Tarkan Anlar ile hem başarısı hakkında hem de girişimcilerin yapmaları gerekenler hakkında detaylı bir sohbet yaptık. Özellikle girişimcilerin çokça karşılaştığı stresle ve stres yönetimiyle ilgili meditasyon ve kitap okumak gibi önerileri olan Tarkan Anlar röportajımızla sizi baş başa bırakıyoruz.

Keyifli okumalar 🙂

 Merhabalar, öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için tekrar teşekkürler. İlk olarak Scotty’den önceki hikâyenizi dinleyebilir miyiz? Hem de bu süreçte sizi biraz tanımış olalım.

Ailem ben 2 yaşımdayken Marmaris’e yerleşti. Babam esnaftı ve okul olmadığı zamanlarda babamın yanında çalışıyordum. Çalışmak derken, yaptığım iş günün şartlarına göre değişiyordu. Gümüş sattım, altın sattım, pırlanta sattım, araba alıp sattım. O dönem sürekli bir mücadele ile geçti. Ege Üniversitesini kazandığımda, üniversitede İşletme Kulübünün kurulmasını sağladım. Egonomi adında bir dergi çıkarttım. Kapitalist Online isminde browser tabanlı bir yöneticilik oyunu yazdık. Blogaritma diye bir blog servisi yazdık. Birçok proje denedim. 

Ailemin işlerine destek olmak için Marmaris’e döndüğümde daha profesyonel bir mücevher mağazasını yönetmeye başladım. Ardından bir askerlik serüvenim oldu. 6 ay sonra, döndüğümde, babamın işleri devam ettirmediğini öğrendim ve bu, benim için zor bir hayatın başlangıcı oldu. Siz gelmeden önce bir söze denk geldim tam da bu duruma uyan, çok hoşuma gitti. Onu da paylaşmak isterim sizinle. Ernest Hemingway’in bir sözü: 

 

“The world breaks everyone, and afterward, some are strong at the broken places.” 

 

Yani, dünya herkesi kırar ve sonra, bazıları kırıldığı yerden daha güçlü çıkar. Babamın işlerinin bitmesi benim için tam da böyle oldu. Ben büyük bir boşluğa düşmüştüm çünkü bütün hayallerim, hedeflerim yıkılmıştı. 26 yaşındaydım ve ne yapacağımı bilemez durumdaydım. 

Daha sonra Marmaris’ten İstanbul’a ablamın yanına geldim. Bu süreçte birçok şey yaptım. Bir mücevher sitesi kurdum. İnsanlar parmak izini gönderiyor ya da bebeklerinin ayak izini gönderiyordu. Ben bu izleri alarak ürettirip gönderiyordum. 

Ucuzavarken diye internet üzerinden alışveriş yapılmasını sağlayan bir site kurdum. Ardından bir arkadaşım bir televizyon kanalı kurmak istediğini söyledi. Bundan 10 sene öncesinden bahsediyoruz. O zaman streaming işi yapan live stream, you stream ve Justin TV vardı. Dolayısıyla, Türkiye’de bunun yapılabileceğine kimse inanmıyordu. Fakat biz inandık, yapabiliriz dedik, altyapıyı kurduk. Ondan sonra, bir baktık bu işe talep var. Biz bunu Saas’a çevirelim dedik, insanlar gelsin, kendi canlı yayın platformunu kursunlar ve oradan yayın yapsınlar. Belediyelere, gazetelere satışını yapmaya başladık. 

Bu süreçte sürekli araçla trafikteydim ve büyük bir vakit kaybına uğruyordum. Bu da beni çıldırtıyordu. Arkadaşlarım beni birkaç defa motorla götürünce inanılmaz bir şekilde trafiğe takılmadığımı fark ettim. Acaba taşımacılığı motor ile yapsak nasıl olur diye düşündüm. Denedik ve bayağı iyi sonuç aldık ve böylece Scotty’nin kuruluş hikayesi başlamış oldu. 

 

Scotty’nin başlangıçtan son noktaya kadar gelişteki hikayesi yani yemek servisine kadar gelen süreç nasıl gelişti ve Scotty nasıl bu kadar popüler oldu?

Aslında gerçekten insanların büyük bir problemini çözmeye çalışıyoruz. Trafiğe takılmak gerçekten inanılmaz vakit kaybı. İnsanlara günde 2 saat kazandırabilmek büyük bir nimet. Bence, büyük bir problemi çözdüğü için bu derece popüler oldu. Daha başladığımız zaman vizyonumuz; yemek, yolculuk ve paket olacağı şeklindeydi. Dolayısıyla, bu vizyon ile yola çıktık. 

İlk launch etmeden önce online televizyonculuk yaptığımız için kamera ve mikrofonu aldık. Kadıköy’e boğa heykelinin oraya indik. Röportaj yapmaya başladık. İnsanlara soruyoruz: “İstanbul’un trafiği hakkında ne düşünüyorsunuz?” “Çok vakit kaybediyoruz.” cevabını alıyoruz. İşte “İstanbul’da motorla yolculuk yapar mısınız?” diye soruyoruz. “Hayır, olabilir ve neden olmasın…” gibi cevaplar aldık. Olabilir, cevabını aldıklarımızla iletişime geçtik. Yanımızdaki motosiklet sürücüsü ile birlikte yolculuk yapmalarını sağladık. Bizimle deneyimlerini paylaştılar. Baktım insanlarda bu işle ilgili bir talep var. Gerçekten bu iş olabilecek gibi, ilk versiyonu yazmak için arkadaşımdan 800$ borç istedim. Sağ olsun, arkadaşım da verdi. 

Ondan sonra bir şekilde ilk versiyonu çıkarttık. Mayıs 2017’de AppStore’a koyduk. Mayıs ayı boyunca 100-200 yolculuk yapıldı. Bunların çoğu yakın çevremdi. Yakın çevrem kullandıkça ve feedback verdikçe biz daha çok heyecanlandık. Feedbackleri alarak kendimizi daha çok geliştirdik.

Bu kadar kısa sürede nasıl popüler olduğuna tekrar gelirsek, bence Scotty gerçekten insanların büyük bir problemine çözüm sundu. İnsanlar, kendi problemini çözen bir uygulamayı çok çabuk sahipleniyorlar. Bunu bir hack olarak birbirlerine anlattılar. Kullananlar arkadaşlarına, arkadaşları arkadaşlarına anlattı. İnsanlar güzel bir şeyle karşılaştıkları zaman paylaşma isteği duyuyorlar. Yani, popülerlik sebebini güzel bir şey yapmış olmamıza ve bir soruna çözüm sunmamıza bağlıyorum. 

 

Çok güzel bir noktaya değindiniz. Biz girişimcilerin genelde teoride yaptığı pazar araştırmasını siz gidip birebir gerçek hayatta yapmışsınız. Ayrıca siz hemen bir versiyon çıkartıp kervanı yolda düzmüşsünüz aslında. Bunlar böyle mi olmalı yoksa farklı şekillerde de yapılabilir miydi? 

Bence bir girişimcinin en önemli özelliklerinden biri çok okuyor olmasıdır. Ben bu işe başlamadan önce Lean Startup kitabını okumuştum. Lean startup metodolojisi diye geçiyor fakat aslında Türkçesi: “Kervan yolda düzülür.” Ben, bir ürünün markette karşılığı olup olmadığını bilmeden o ürüne çok fazla emek harcamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bugün baktığınız zaman en yaygın uygulamalar çok basit modelle başladılar. Hala da basit kalmaya çalışıyorlar. Dolayısıyla, bir ürünü istediğin kadar geliştir, talep gelmiyorsa karşıdan, yanlış ürünü geliştiriyorsunuz demektir. Dolayısıyla pazarda bu ürün için talep varsa, o ürünü geliştirme mainsetinin doğru olduğunu düşünüyorum.  Bu nedenle pazar araştırmasının kesinlikle sahada yapılmalısını öneriyorum 

 

Scotty olarak çok farklı bir logonuz ve isminiz var. Bunun hikayesi nedir? Neden böyle bir logo ve isim seçtiniz? 

Bu işe ilk adım attığımızda amacımız, insanların hızlı ve ekonomik şekilde problemlerini çözüp, onlara vakit kazandıran bir platform kurmaktı. Scotty’yi hatırlarsanız karakter olarak, A noktasından B noktasına ışınlanıyordu. Hızla bir yerden bir yere gidebiliyordu. Scotty aslında sadece bunu yapmıyordu. Örneğin, gemide bir arıza çıktığında, “Scotty gel arıza çıktı, çöz.” dendiğinde de yardım ediyordu. Ne sorunları olsa Scotty’den yardım istiyorlardı. Biz gerçekten şehirde bir sürü kahraman olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla Scotty ismi, Scotty’nin kahramanlarına hitaben konulmuş bir isim. 

 

Girişimcilerin en büyük sorunlarından biri stres. Siz, bunu meditasyon ile çözdüğünüzü söylemiştiniz. Türkiye’de pek görmediğimiz bir çözüm bu, ülke kültürümüze de uzak olduğu için. Size faydası oluyor mu ve bu konuda farklı çözümleriniz var mı?

Aslında meditasyonla çözüyorum değil, meditasyon günlük olarak yaptığım bir şey, bir rutin benim için. Nasıl ki insan dolabı dağınık olduğunda toplama ihtiyacı hissediyorsa, insanın zihni de dağılıyor. Ben meditasyonun zihnimi toparladığını düşünüyorum. Gerçekten hayatta var olduğumu ve neler yapmam gerektiğini düşünecek bir süre, bir pause oluyor benim için. Meditasyon kelimesi havalı bir kelime gibi duruyor ama meditasyon dediğin aslında 10 dakika durup hiçbir şey yapmamak, nefes alıp vererek hiçbir şey düşünmeden 10 dakikalık rahatlama süreci. Sadece meditasyon değil, ayrıca haftada 3 ya da 4 gün spora gidiyorum. Spor da girişimcinin stresini yönetmesinde çok etkili bir yöntem. Hayatımı değiştirdi diyebilirim. Güne başlarken zımba gibi başlıyorsun, o bile yeterli. Kitap okumak ya da düzenli uyku da insanın stresini düşürüyor. Çoğu girişimci bunlar için vaktim mi var diyebilir. Fakat haftada bunlar için ayıracağı 4-5 saat onun tüm haftasının 2XL artmasını sağlayacak ve üretkenliğini geliştirecektir. 

 

30 yaşınızdayken 35 yaşınıza bir mektup yazmışsınız. Bir nevi süreli hedefler hayaller belirlemişsiniz kendinize. Bildiğim kadarıyla 40 yaş için olanı da var bunun. Girişimcilere süreli, deadline olan hayaller belirlemesini önerir misiniz? Bu konudaki tavsiyeleriniz neler?

Bence her insan rotasını, hayatta nereye gitmek istediğini belirlemeli. Nereye gitmek istediğini belirlemezsen vardığın yer ulaşmak istediğin yer olmayacaktır. Dolayısıyla, amaçsızca ilerliyor olacaksın ama rotanı belirleyip bunu beş senede bir, üç senede bir yönlendirirsen gerçekten vardığın yer gelmek istediğin yer oluyor ve bir nevi mutluluğa ulaşıyorsun. Gerçekten o noktada büyük resmi düşünmenin insanlara çok şey katacağını düşünüyorum. 

Açıkçası bu mektubu yazdıktan sonra ne yazdığımı hatırlıyordum ama mektubu kaybetmiştim. Onu da şans eseri, 35 yaşımdan 1 gün önce buldum ve benim için acayip mutluluk verici bir şey oldu. Orada koyduğum hedefler, o zaman içerisinde çok uzak ve ulaşılamaz gibi gelmesine rağmen dönüp baktığımda iki sene sonra bunu yapacağım, beş sene sonra şunu yapacağım şekilde baktığımda zamanlamasını dahi tutturmuşum. Yapılması gerekiyor demeyeyim ama yapılırsa çok faydası olur diyebilirim. 

 

Peki, girişimciler beş yıl veya on yıl sonrası için nasıl hedefler belirlemeliler?

Benim belirlediğim hedeflerden bir tanesi, önce kendime yeten bir pozisyona ve ekonomik özgürlüğümü oluşturacak konuma gelmekti. Beş sene içerisinde belli başlı başarılar elde edeceğim, on sene içerisinde de gençlere, insanlara faydalı olup onlarla birlikte çalışacağım diye hedefler koymuştum. 

Ben bayağı geniş çerçevede hedefler koydum. Şu kadar para kazanacağım, bu kadar şey yapacağım gibi spesifik hedefler değil, daha amacına uygun hedefler koydum. Bu da şunu getiriyor: Bana bir soru sorulmuştu: “Scotty olmasaydı ne olurdu?”. Scotty olmasa bile insanlara faydalı olabilecek başka şeyler yapabileceğime inanıyorum. İşin doğrusu, rota belli ve bunların hepsi rotaya giden birer adım oluyor. Nereye gideceğini bilince ilerliyorsun.

 

Son olarak, size ulaşmak isteyen StartupMarket okuyucularına ne söylemek istersiniz?

Özellikle startuplar ile ilgili ulaşmak istiyorlarsa, gerçekten ben ulaşılabilir bir insanım. Kimden yardım isterseniz isteyin, kime ulaşmak isterseniz isteyin, dünyada -özellikle startup sektöründe- girişimciler, yatırımcılar kimse ulaşılamaz değil. Herkes yardım etmeye açık ama o insan doğru insan mı? Doğru kişiden doğru yardımı istediğin zaman o yardım geliyor. Yardım istemekten de kimsenin çekinmemesi gerekiyor. Ben çekinmiyorum, benden yardım isteyecekler de çekinmesin. Yapabilecek bir şeyim olursa yapmayı elbette denerim.